Bir çocuk mensubu olduğu ailenin bir yansımasıdır. Ne kadar inkâr edersek edelim hepimiz ailelerimize benziyoruz. Onları zıddı tutumlar ya da felsefeler benimsemiş olsak bile, başka birçok şeyimiz onlardan bize miras.
Ebeveynlerin tutumları, algı biçimleri, hayata karşı bakışları çocuğun kişiliğinin biçimlenmesinde etkili olmaktadır. Kişiliğin temeli 0-6 yaş arasında atılmaktadır. O dönemde yaşanan her şey ve aile yaşantısı, daha sonraki hayatımızın da belirleyicileri olacaktır. Çocuk bu dönemde hem birey olmaya hem de özdeşleşim kuracağı modele gereksinim duyar.
0-6 yaş döneminde uygulanan terbiye ve disiplin anlayışı, yaşanılan korkular, sevinçler, üzüntüler ve daha bir çok şey peşimizi yetişkinlikte de bırakmayacaktır. Freud’un dediği gibi “bastırılan her şey bir gün geri dönecektir”.
Ebeveynler güvenli çocuklar yetiştirmek istiyorlarsa önce kendileri birbirlerine, çevrelerine ve çocuklarına güvenmelidirler. Kimseye güvenilmeyen bir evde büyüyen çocuk “insanlar güvenilmez “mesajını alacak ve ileride belki de herkesin kendi aleyhine konuştuğunu ve davrandığını düşünecektir. Böyle düşünmese bile insanlara çok zor güven duyacak yada bunu hiç başaramayacaktır.
Evde eşler birbirlerine ya da çevrelerine yalan söylüyorlarsa, çocuk bunu bir iletişim kalıbı olarak benimseyecektir. Özellikle de sorunlar yalan söyleyerek çözülüyorsa, o da sorun çözmek için yalana başvuracaktır. Yine ailede çocuk, fiziksel ya da sözel şiddete tanık oluyorsa bunun bir çözüm yolu olabileceğini öğrenecektir.
Çocuğa neyin doğru neyin yanlış olduğunu söylemek yetmez. Davranış ve tutumlarımızla da bunları göstermemiz gerekir. Sizin doğrularınız çocuğunuzun da doğruları olmak zorunda değildir. Her anne-baba bilinçdışı bir arzuyla çocuklarını kendi tasarladığı bir kalıba sokmaya çalışır. Halbuki çocuk bizim bir uzantımız değildir. Onu da bir birey olarak görmek gerekir. Ne düşünüp, ne hissedeceğine onun adına karar veremezsiniz. Doğruyu ve yanlışı öğretip seçim şansı tanımalısınız. Bir seçim yaptığında iyi ya da kötü sonuçları olabileceğini anlatın ve ardından seçimi ona bırakın. Bazen hata yapmasına izin vermelisiniz. Unutmayın ki hata yapmazsa doğruyu hiçbir zaman bulamaz. Hata yaparak tecrübe edinecektir ve tecrübe sizden çok daha kıymetli bir öğretmendir.
Çocuğunuza bazı özgürlükleri tanıyın ana sorumsuzlukla özgürlüğün farkını öğretin. Sonsuz bir özgürlük sunmak çocuğunuza yarar değil zarar getir. Her çocuk sınırlara ihtiyaç duyar. Aile olarak sınırlarınız olmalı ve bu sınırlar ne çok katı ne çok gevşek olmalıdır.
Eğer ebeveynlerden biri ya da her ikisi olaylar karşısında çabuk yılıyorsa, paniğe kapılıyorsa, kolayca ağlayabiliyorsa, çocuk da bunu tıpkı diğer tutumlar gibi model alacaktır. Siz duygularınızı yönetebiliyorsanız o da yönetmeyi öğrenecektir. Hayal kırıklığı yaşamayı ama bir zaman sonra üstesinden gelmeyi öğrenebilmesi size bağlıdır. Sürekli kendi hayal kırıklıklarıyla meşgul anneler, çocuklarına bunlarla yaşmayı ama hiç üstesinden gelememeyi öğretirler.
Yanlış tutumlardan biri de çocuğa koşullu bir sevgi sunmaktır. “Bunu bir daha yaparsan seni sevmem”, “Artık senin annen\baban olmayacağım” gibi geri bildirimler, bir müddet sonra çocuğunuzun da sizin sevginizi sınamasına yol açacaktır. Yetişkin olduğunda da insanları şarta bağlayarak sevecek ve başkalarının da onu öyle sevdiğini sanarak ilişkilerinde yara alacaktır.
Çocuğunuza zaman ayırın. Kendini ifade etmesi için yüreklendirin ve dinleyin. Yaşına uygun sorumluluklar verin. her istediğini alarak onu anlık mutluluklara sevk etmenin ileride ona zarar vereceğini aklınızdan çıkarmayın. Her istediği alınırsa, her istediği yapılırsa doyumsuzluk başlayacaktır. O, sürekli tatmin olmayacak siz de harap olacaksınız. Bir şeyi çok istediğine harçlığını biriktirme konusunda onu teşvik edin. Üstünü siz tamamlarsınız. Bu sorumluluk duygusunun gelişmesini sağlar.
Hiçbir konuda aşırı uçlara gitmeyin. İyi ebeveyn olmanın en geçerli formülü şu; her şeyde dengeyi oturtmak. Yazımı, çok güzel ve doğru olan Dorothy Law Nolte’un şiiriyle bitirmek istiyorum.
ÇOCUK NE YAŞIYORSA ONU ÖĞRENİR
Eğer bir çocuk; sürekli eleştirilmişse, kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk
kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk; alay edilip aşağılanmışsa, sıkılıp, utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk; utanç duygusuyla eğitilmişse, kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk; hoşgörüyle yetiştirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk; desteklenip yüreklendirilmişse, kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk; övülmüş ve beğenilmişse, takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk; hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk; güven ortamı içinde yetişmişse, inançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk; kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk; aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.