"Dünya Sulak Alanlar Günü (2 Şubat)"
Türkiye, biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu, başta su kuşları olmak üzere çok zengin, karakteristik bitki ve hayvan topluluklarının yaşam alanı olan sulak alanlarını kaybediyor.
Her yıl 'Dünya Sulak Alanlar Günü' olarak kutlanan 2 Şubat'ta, sulak alanların geleceğiyle ilgili birçok konu sivil toplum örgütleri tarafından masaya yatırılıyor.
Doğa Derneği yetkilileri, Türkiye'nin 135'i uluslararası öneme sahip irili ufaklı yüzlerce sulak alanı ile bu konuda Avrupa ve Ortadoğu'nun 'şanslı ülkeleri' arasında yer aldığını söyledi.
Dünya ekoloji literatüründe, 'doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, acı, tatlı veya tuzlu, denizlerin gel-git hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyerler' olarak tanımlanan sulak alanların, ekolojik dengenin sürmesinde önemli katkıları bulunuyor.
Su rejimini dengeleme
Sulak alanların yararlarının başında bulundukları bölgenin su rejimini dengelemedeki işlev ve katkıları geliyor. Sulak alanlar, bulundukları yörenin iklimini de düzenliyor.
Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen sulak alanlar, zengin biyolojik çeşitliliğiyle göze çarpıyor.
Sulak alanlar, balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi ve rekreasyonel kullanımlar açısından bölge ve ülke ekonomisine de katkı sağlıyor.
Doğa Derneği yetkilileri, Türkiye'nin, 20'nci yüzyıl boyunca özellikle 1960'tan sonra, yaklaşık 1 milyon 400 bin hektar sulak alan habitatını geri dönüşü olmayacak biçimde kaybettiğini belirtti.
Kirlilik tehdidine dikkat!
Yetkililer, Manyas Gölü, Uluabat Gölü, Eber ve Akşehir gölleri, Ereğli Sazlıkları, Tuz Gölü, ve Meriç Deltası başta olmak üzere birçok sulak alan kirlilik tehdidinin etkisi altında bulunduğunu da açıkladı.
Sulak alan habitatı kendiliğinden kurumanın yanı sıra akarsular üzerine baraj kurulması ya da suların yönlerinin değiştirilmesi, arazi kazanma, sıtmayla mücadele gibi çalışmalar sonucunda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geliyor.
Küresel ısınma ya da yağışların azalmasının sulak alanların kurumasının önemli nedenleri arasında gösterildiğini belirten yetkililer, 'ancak kuruyan birçok sulak alanın 30-40 yıllık yağış ve iklim verileri incelendiğinde yağışlardaki azalmanın alanın kaybına sebep olamayacak kadar küçük olduğunu' kaydetti.
Turizm ve konut amaçlı yapılaşmalar ile yabancı balık türlerinin göllere aşılanması da çözüm isteyen problemler arasında gösteriliyor.
Yetkililer, bulundukları bölgenin su rejimini dengelemekte katkıları bulunan sulak alanların diğer işlevlerini sıraladı:
Bulundukları yörenin iklimini stabilize ederler.
Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak
suyu temizlerler.
Çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler.
Balıkçılık, tarım, hayvancılık, saz üretimi ve rekreasyonel kullanımlar açısından yüksek bir ekonomik değere sahip olup, bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlarlar.
Yeryüzünün en önemli genetik rezervuarları olmaları nedeniyle eğitim ve bilimsel çalışmalar için açık hava laboratuvarı özelliği taşırlar.
Özellikle büyük göl ve nehirlerde su yolu taşımacılığına imkan sağlarlar.
Türkiye'nin 135'i uluslararası öneme sahip irili ufaklı yüzlerce sulak alanı bulunuyor.
cnnturk