Çevrenizde veya ailenizdeki bazı çocuklar konuşmada güçlük çekiyorsa bunun farklı nedenleri olabilir. Korkmuş olabilir, konuşmaya başladığında azar işitmiş olabilir veya ailede çok fazla konuşan birileri olmayabilir. Konuyla ilgili bilgi veren İ.Ü. Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Zülfikar, "Çocuklar çevrede ve ailede az konuşuluyor ise, konuşmada güçlük çekerler. Anne yoksa ya da anne onunla az konuşuyorsa bu konuşma bozukluğunun nedenlerinden biri olabilir. Çocuklar bu durumda isteklerini daha ilkel bir şekilde öfke ile bağırmak ve tepinmek şeklinde ifade ederler. Bu 'bende varım, benimle de ilgilenin' anlamı taşır. Mesela çocuklar okula gitmek istemediğinde biz bunu 'okula gitmek istemiyor' olarak algılarız. Çoğunlukla bunun altındaki gerçek sebep evdedir; Anne çocuğuna çok düşkündür ya da baba çok ilgisizdir. Bazen de ikisi de aşırı düşkündür ve her ikisinde de gönderip göndermeme korkusu vardır. Bunu hemen anlayan zeki çocuklar bu durumda okuldan uzaklaşabilirler" dedi.
Hangi çocuklar iyi konuşamaz?
Çocuğa iyi örnek olmak, yanında güzel konuşmak onun konuşma yeteneğinin gelişmesini sağlıyor. Eğer konuşma özelliği üzerinde durulmazsa 3 ile 5 yaşları arasında özellikle erkek çocuklarda kekemelik ortaya çıkabiliyor. Bazen düzgün konuşan ancak sonra kekeme olan çocuklar da vardır. Bu tür kekemeliğin ve bazı tiklerin gelişme nedeni korkudur. Prof. Dr. Zülfikar, "Bunun üzerinde çok durmamak lazım, kekemelik; nedenini ortadan kaldırdığımızda bir süre sonra düzelmektedir. Onlara bir şey yaptırmak için kaybetme dayatması yapmayın. 'Bunu yapmadığın zaman beni kaybedersin' gibi sözlerle korkutmamak gerekir. Kekeme çocuklarda 'bizim çocuğumuz kekeme yerine', 'bizim çocuğumuz dikkatli konuşmaya özen gösterir' demek daha doğrudur. Bu çocukları ısrarla, sabırla dinlemek gerekir. 'Ben anladım, sen şunu demek istiyorsun' dememek lazımdır. Çocuk yetiştirme kültürümüz ne yazık ki korkuya dayalıdır. Korku üzerine konuşma sohbetleri sıkça yapılır.7 aylıktan itibaren çocuğun odasının ayrılmasını önermekteyiz. Bu tür konuşmalardan sonra çocuğun ayrı odada uyuması beklemek hayli zordur. Korku konusunda alabildiğine geniş bir kültüre sahibiz. Karanlık odaya kapatma, acı biber sürmek gibi ek korkutmalarımız da vardır" diye konuştu.
Hırçınlığın nedenleri araştırılmalı
Çocuklardaki problemlerden biri hırçınlık ve kıskançlıktır. Bunlar aileleri sıkıntıya sokabilir. Genellikle inat ve hırçınlık çocuğun dediklerinin istediklerinin yapılmaması ile başlar. Ayrıca, hastalık, uykusuzluk gibi organik nedenleri de olabilir. Davranış bozukluğu ya da organik nedenlerden mi kaynaklandığı yoksa davranış bozukluğu mu olduğu araştırılarak kesinleştirilmelidir. Prof. Dr. Bülent Zülfikar, "Çocukların bir takım kozları vardır. Hırçınlıkla, bağırmayla kendinse karşı ilginin arttığını keşfettirmemek lazımdır. Bazen çocuklar ellerindeki her şeyi atarlar, bu da aileyi etkiler. Bu durumda onlara asla öğüt vermemek, mümkün olduğunca sakinleştirme metodları uygulamak gerekir. Ama ilk önce kendimiz sakinleşmeliyiz. Sinirlendiğimizde, çocukta bu tür bir sinirlenmeyi öğrenmiş olmaktadır. Çocuk, "Anneee, Buraya gel!!.." diye bağırdığında siz de ona "Anne böyle bağırarak çağırılmaz" diye daha fazla bağırarak karşılık veriyorsanız, bu yöntem işe yaramaz. Yanına giderek beni daha sakin çağırdığında yanına gelirim demek, buna inandırmak daha önemlidir. Çocuklar bunu bir huy haline getirirlerse bunun ilacı yoktur. Sevgi ve ilgimize inanmalıdır, inatçı olmayan, hırçın olmayan çocukta çok sağlıklı kabul edilemez. Bunun dozunu ayarlamak, alternatifler üretmek lazımdır. Hırçınlaştığında onun önüne sevdiği şeyleri getirmeliyiz. Bunu yaparken sürekli çikolata vermek doğru değil, hırçınlığı bunu istemek için araç olarak kullanabilirler. Uykusuzluk durumunda hırçınlık oldukça fazla karşılaşılır. Hırçınlığın ilacı uyku, açık hava, çok sevdiği oyunlardır. Her insanın huzursuzluğunu, hırçınlığını atma yolu farklıdır" diye anlattı.